19 Temmuz 2011 Salı

Ağlamayın uleyn!

Sevgili canlar, yine ben yine Bodrum. Bu sene Kids Club denilen cehennem gibi bir cennetteyim. (Bu benzetmeyi anlamanız için lütfen yazının devamını okuyun) Öncelikle yaptığım iş sözleşmesinde çocuk animatörü olarak geçmekle beraber esasında çocuklara havuzda oyun oynatmak, içeride resim ve oyuncaklarla yapılan olaylar olarak değişmektedir. Bunun yanı sıra akşam baby sitting olayına da giriyorum. Biliyorum okuyanların %90'ı (yani 5 kişiden 4'ü) havuz olayına takıldı ama canlar yaptığım altı saatlik mesaide maksimum iki saat havuzda olmakla beraber diğer zamanlarda çocukları tuvalete sokmak onlarla almanca fransızca ingilizce çizgi film izlemek gibi işkence çekiyorum. Mesela 3 gün çalışmış olmama rağmen her gün ice age filmini izlemeyi başardım, bunun yanı sıra da almanca bir sürü çizgi film izledim. (Çok anlıyormuş gibi) Trajik-komik tarafı ise anlamadığım şeyleri izlerken çocukların anlamadığım dilde yorum yaparak hırsla gülmeleri. Belki bana sövüyor ama iyi niyetli düşünüp bende onlarla gülüyorum.

Bir de resim saatleri var ki aman aman! Bir mahlukat düşünün ki kağıt hariç her yere resim yapıyor. Haklarını yemek istemiyorum normal çocuklar da geliyor. Ama o anormal çocuklar bütün kadınlık içgüdümü, doğurma isteğimi aldı götürdü. 3 gündür kafama aldığım top ve oyuncak darbeleri ile sanıyorum ki sezon sonunda bir embesile dönüşeceğim. Resim yapmaktan aldığım zevk de yerini nefrete bırakacak. Ey durdan çüşten anlamayan çocuklar dua edin ki iyi maaş alıyorum, yoksa bazen o havuzda kullandığınız makarnalar ile sizi boğmak istiyorum. Bu kadar cani değilim tabi ki de severek yapıyorum çünkü biliyorum otelin en berbat bölümünden (servis) en rahat yerine geçtim. Sabah 10 akşam 6 mesai öğlen bir buçuk saat ara ve haftada bir gün tatil, üstüne para veriyorlar lan, bide ekstradan akşam çocuk bakarsam değmeyin keyfime. Ama davulun sesi uzaktan hoş gelir diye boşuna demiyorlar.

Geçen akşam ilk baby sittinglik deneyimimi yaşamış bulunuyorum. Annesi alman babası hollandalı bir kız bir erkek çocuğa dört saat bakmak durumunda kaldım. Sizin gibi sanıyordum ki onlar mışıl mışıl uyuyacak bende ayakları uzatıp kitap okuyacaktım ve oturduğum yerden para kazanacaktım. Odaya girmemle beraber çocukların daha uyutulmadığını gördüm. Sadece annesi babası çocukları zorla yatağa sokup uyuyun dedi, bana acil birşey olursa diye telefon numarası bırakıp gitti. Bende kuruldum alt kata. Daha beş dakika olmadan tıkır tıkır sesler gelmeye başladı. Hemen otoritemi koymak adına yukarı çıktım. Philip ve Amelie adlı afacanlar 3 ila 5 yaş arası oldukları için ingilizce bilmemekle beraber benim almancaya dair tek bilgim ise lisede 2 sene zorla kopya ile geçtiğim dersten ibaretti. Öyle ki almanca sadece adımı söylüyor ve "Das ist eine kasebrot." (Bu bir peynirli ekmek) diyebiliyorum. Varın halimi siz düşünün. Önce küçük olan söylene söylene tuvalete girdi çişini yaptı. Dedim çocuk asabiyete bağladı çişi var diye. Sonra yatar yatmaz Filip adlı arkadaşımız yaklaşık bir saat sürecek olan "Anneee, annee" diye ağlama törenine başladı. Olmayan almancamla çocuğu sakinleştirmeye çalıştıkça ecel terleri döktüm. Ablası ingilizceyi anlamasına rağmen o kadar yalvarmama karşılık tek kelime edip kardeşini susturmadı, sadece bizi izledi. Sağdan soldan bulduğum şekerler "Du libst mich, ja? So, sleep now." (beni seviyorsun değil mi? O zaman uyu şimdi) tarzı saçma salak cümleler ile çocuğu bir şekilde avuttum. Son olarak da çareyi onlarla uyumak da buldum. Tüm ışıkları kapatıp uyuyor gibi yaparken onlardan önce uykuya dalmamak için bir insanlık savaşı verdim. Neyse ki sonuç olarak zafer benim oldu ve ikisi de sızdı. Saçma soruma evet seni seviyorum diyen ufaklık en sonunda uyurken elimi çekip göğsüne koydu ve tutarak uykuya daldı (canım yaa!). Sonuç mutlu sondu. Ama uyumuş olmaları değil, 4 saat yaptığım bu savaşın her saati için 20 euro kazanmam beni mutlu sona götürdü. Gerçi hala muhasebeden parayı alamadım ama alacağımı bilmek bile bana güç veriyor.

                                        Zafer Fotoğrafı

Son olarak ya bir daha dilini bilmediğim veletlere uyku hapı içireceğim ya da almanca kursuna başlayacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder