19 Aralık 2011 Pazartesi

Varlık Üstüne Bir Deneme

Sonu olmayan bir boşluk,içine rasgele veya bilinçli yerleştirilmiş değişik özelliklere sahip taştan toplar,topların üzerinde belli koşullara bağlı olarak belli süre yaşayan varlıklar,varlıkların içinde sağlanan koşullara bağlı olarak var olan daha küçük varlıklar,ve bu büyük sistemin içinde kendine bir sebep arayan koşullardan fazlasını isteyen varlıklar.. İnsan denilen varlığın aslında bir sistemdeki olması gereken ögeler olduğunu bir an için düşünmeyelim. Belli bir bilince ulaşıp kendimize belli etik,sosyal,dini,hayali kurallar koyuyoruz. Ruh denilen içgüdü veya ideanın da ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Belli bir zamanda olmasını bekliyoruz. İçinde bulunduğumuz büyük sistemi düşünürsek aslında zaman kavramı yok. Sebebi açıklanamayan bir şekilde oluşan bu sistemde gezegenler, güneş sistemi, yıldız takımları, dünyadaki ekolojik sistem, böcekler,veya herhangi bir doğa olayı fiziki düzende işlemeye devam ediyor.

En azından bizim bildiğimiz kadarıyla güneş sistemindeki bilince sahip olan tek varlıklar biziz. Bilinç sayesinde bir takım korkular istekler ediniyoruz kendimize. Ama doğadaki hiç bir canlının böyle bir isteği yok. Çünkü bitki suyu veya güneşi bulamayacağı için korkmuyor,korkularının olmadığı bu varlıklar dış etken olmadığı doğada sistemin kuralları içinde varlıklarını sürdürüyor. Biz ise evrene güvenmiyoruz,yarattığımız sistemler içinde ihtiyacımız olanları kısıtlıyor veya dengeyi bozarak bazılarının ihtiyaç fazlası kazanmasını bazılarının ihtiyaçlarının altında bir hayat sürmesine sebep oluyoruz. Bunu erken yaşlarda öğrenen bizler korkularımızı,isteklerimizi buna göre inşa ediyoruz. Evrene karşı geldiğimizi bilerek onun isteklerimizi karşılayamayacağını düşünüyoruz. Hiç bir varlık kendi kurduğu sistemin içinde bizim kadar boğulmuyor. Bizim de bu sistemden alacağımız bir kaç yemek,biraz su ve bir barınaktan başkası değil ama asıl patron olan evrene karşı gelerek ona hakim olmak istiyoruz. Bunun sonucu olarak kurduğumuz her sistem belli bir zamanda yıkılıyor. Evren kızgınlığını ihtiyaçlarımızı vermeyerek ya da sırrını anlamamamızı sağlayarak gösteriyor. Sistemlerimizin içinde boğulurken yaptıklarımızı unutarak evrene isyan ediyor ve varlığımıza yeterli bir sebep arıyoruz. Aslında bu sistemde bir şekilde varlığını devam ettiren biyolojik canlılarız,ve bu evrenin ne kadar para kazandığımız,hangi dine mensup olduğumuz,veya hangi siyasi sisteme güvendiğimiz umrunda değil. Doğrusu umursayacak bir bilince de sahip değil. Bir ceylan veya bir sivrisinek bu dünyadan ne alıyorsa bizim de ondan fazlasını alma gibi bir şansımız yok. Zaten bunu anlamaktan korkan biz insanlar kendimize manevi sebepler sunuyoruz ve bunu öyle bir sistemin içine yerleştiriyoruz ki herkesin inanmasını sağlıyoruz. Kurduğumuz sistemin dışına çıkanları ya bir şekilde toplumdan dışlıyor ya da ona yeni korkular hediye ediyoruz. Sadece fiziki kurallara bağlı olan evrene anlam yükleyerek ne kadar önemli olduğumuzu hissetmek istiyoruz. Kendimizi bir yalanın içinde mutlu etmeye çalışıyoruz.

Toplumun üzerimize kurduğu baskıyla edindiğimiz tabularımızı yıkıp kabuğunuzdan çıkarsanız ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. Belli kurallar dahilinde işleyen evrenin sisteminde aslında bir böcekle eşit seviyedeyiz. Düşünme yetisine sahip olmamız bu gerçeği değiştirmez. Evren bildiğiniz bütün sistemlerden daha güçlü ve ondan ne istersek alacağımızı korkularınızı içinizden atarak düşünün. Herşeyden önce evrene güvenin ve doğanın onun sistemine karışmadan yanınızda olduğunu hissedin. Milyonlarca yıllık evrende geçireceğiniz 70 yılın hiç bir önemi yok. Siz de sadece altı milyar insandan birisiniz. Onlardan daha özel olduğunuzu hisettiğinizi biliyorum. Bu sizi mutlu ediyorsa inanmaya devam edin. Ama evrende asıl önemli olan temel ihtiyaçlarınızı eksiksik karşılamanız ve zamanınızı doldurup yerinizi başkasına bırakmanız. Bu yüzden kurduğunuz sistemdeki inançların,isteklerin bir önemi olmadığını farkederek hayattan yeterince zevk almaya ve mutlu olmak için evreni mutlu etmeye çalışın.Unutmayın ki evrene ne verirseniz karşılığında onu alırsınız; seçim size kalmış,isterseniz korku,isterseniz aşk,isterseniz nefret verin. Bilinci olmayan evren karşılığınızı doğru zamanda size sunacaktır. Kurduğunuz sisteme geri dönün veya yeni bir bakış açısına sahip olun. Ama gerçek hiç bir zaman değişmeyecektir.


Ben Tekim
29 Mayıs 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder