17 Eylül 2011 Cumartesi

Çakralarınızı açın!

"Bu yazımda belli bir tema üstüne yoğunlaşmak yerine dağınık düşüncelerimi etrafa saçmayı yeğliyorum. Zira kafamı toplamak aylarımı alabilir."

Hala iş arayan daha doğrusu iş bulmanın arefesinde olan bir insan olarak var oluşum, yaptıklarım, isteklerim ve yapamadıklarım üstüne uzun bir süre zaman harcadım. Herşeyden öncesi biliyorum ki içimde kalan birşeyler yok. Herşeyi yeterince yaşadığımı ve ileri dönük planlar yapmak için hazır olduğumu düşünüyorum. Parasız pulsuz, sıkıntılı ama bir o kadar da eğlenceli öğrencilik hayatından sonra artık emeklerimin karşılığını alıp para kazanmak ve mevki edinmek istiyorum. Yeni mezun biri olarak gözüm çok da yükseklerde değil. Daha kendimi geliştirmem gerektiğini ve öğrenecek çok şeyim olduğunu biliyorum. Ülkemizin şartlarında işe istediğim yerden başlayamayacağımı da biliyorum. Ama elimdeki fırsatları en iyi şekilde kullanarak iyi bir başlangıç yapmak istiyorum.

Bu istekler doğrultusunda şu anda yapabildiğim tek şey iyiyi umut etmek ve istemek. Biliyorum ki beni başarıya ve mutlu bir hayata ulaştıracak olan şeyler bunlar. Çünkü her zaman düşünce gücüne, içgüdülerime inandım. Sizi enerjiye inan gibi söylemlerle sıkacak değilim. Sadece metafiziğe inandığımı ve bizim körelttiğimiz içgüdülerimizin gerçek olduğunu söylemek istiyorum. Hayvanların çoğu kez kullanarak haklı çıktıkları bu yöntem bizi terk etmeye başlamışken yeniden gün yüzüne çıkmaya başladı. Kitleleri inandırmak imkansız belki, şu anda sadece sosyetik kadınların inandığı bu durumu düşünürsek belki toprak ana sesini yanlış yere duyurmaya başladı. Ama onu farketmek zor değil. Buna inanan ve hayatını ona göre idame ettiren uzak doğulu milletleri düşünelim. Tabi ki de sadece enerjiye inan ve yan gelip yat diye birşey yok. Mantık ve duygu her zaman var olmalı. Ama nasıl ki mantık ve duygu paralel oldukça mutlu isek enerjiye olan inancımızı da sabit tuttukça mutlu oluruz.

Bahsettiğim fal bakmak veya 7/24 meditasyon yapmak değil. Sadece kendinizi dinlemeyi öğrenmelisiniz. Sadece düşünebilen bir hayvan olduğumuza inanmak beni hiç bir zaman mutlu etmedi. Bir çok keşfedilecek bilimin aramızda görülmeyen kozmik bağla ilgili olduğuna inanıyorum. Bir karınca yuvasındaki binlerce karınca nasıl sürekli birbirlerini tanıyor, tehlikeyi seziyor ise bizim de aynı içgüdüye sahip olmamız lazım. Bunu oturduğumuz apartmanlarda değil, doğayla baş başa kalarak çıplak ayaklarımızla toprakta yürüyüp hissedebiliriz. Kaçınız doğayı kalpten dinlediniz bilmiyorum. Ama gerçekten çok iyi geliyor.

Sen bunu nasıl biliyorsun diyeceksiniz. Ben herşeyden önce evrenin bir parçası olarak doğa tarafından sevildiğime inanıyorum ve ondan istediğim herşeyin karşılığını aldım. Olmayan isteklerimin de bir süre sonra benim için yanlış olduğunu farkettim. Çektiğim acı veya sıkıntıların hatalarımın karşılığı olduğu saçmalığına inanmıyorum. Sadece birşeyleri isterken korkularımı bırakmak yerine endişe duyarak doğayla yanlış iletişim kurduğuma inanıyorum.

Psişik bir insan değilim, ya da Rezzan Kiraz gibi ortalıkta sofra bezi giyip dolaşmıyorum. Üst insan gibi olmak gibi bir derdim de yok açıkçası. Geleceği gördüğümü iddia da etmiyorum ama sadece evrenle iletişim kurmayı biliyorum. Hayatta aldığım bir çok kararlarda başarısızım belki, kendi geleceğimi de göremiyorum. Ama tanımadığım insanların acılarını hissedip onlarla acılarını paylaşabiliyorum ve onlardan öğrendiklerimle daha da gelişiyorum. Evimde oturan gereksiz bir kız olmaktansa tüm şehre, ülkeye ve dünyaya yayılarak her dilde konuşmayı, her acıyı hissetmeyi ve en güzeli de bütün mutlulukları tatmayı başarıyorum. Bunları yapmam için bütün prangalarımı atmam yeterli oldu. Hiç bir öğreti veya kuralın içine girmedim sadece insanlara ve dünyaya bakmayı öğrendim.

Gerçek hayata uyarlamak gerekirse yapmanız gereken sadece istemek. Ama hemen olmasını değil zamanı gelince iyi olacaksa olmasını dilemek. Çünkü biliyorum ki evren ve toprak ana çocuklarını üzmek istemez. Siz iyiliğinizi isterseniz ancak o zaman diğer insanlar da iyiliğinizi ister. Herşeyden önce kendinizle iletişim kurun ki başkalarına da hitap etmeyi öğrenin. Öncelikle kendinize aşık olmayı başarın ki size aşık olunmasını beklemeden aşk ayağınıza gelsin. Siz bedeninize iyi davranın ki o da size sağlıklı olarak cevap versin. Herşeyden öncesi de başkasını değil sadece ama sadece kendinizi sevmesini öğrenin. İnanın o kadar iyi geliyor ki kimsenin sizi sevip sevmediği umrunuzda olmuyor ve bununla kendinize evrendeki tüm iyi şeyleri çekmeyi başarıyorsunuz. Para konusunda tek bildiğim ise şimdiye kadar her zaman param varmış gibi harcadım ve cebimden hiç para eksik olmadı. Sadece inanın; başkalarına değil kendinize.

Bakın Serdar Ortaç bile bunun farkında sizin ondan üstün olmanız gerekir ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder